Risale-i Nurun Bilime Bakışı
Risâle-i Nur'un bilime bakışı
Risâle-i Nur; "Mahiyet ve istidat itibariyle her şey ilme bağlıdır." tesbitinden hareketle ahir zamanda, "ulum ve fünun"un hakim olacağını vurgulamaktadır.
Risâle-i Nur; fen bilimlerini dürbünü ile, tevhit inancını ve Kur'ân'ın ölçülerini teyit eden bir Kur'ân tefsiridir.
Bediüzzaman; "fünun-ı cedideyi, ulum-ı medaris ile mezc ve derc..." edilmesini ister. Yeni bilimlerle din bilimlerinin beraberce bir doku gibi işlenmesini önerir. "Vicdanın ziyası Ulum-ı diniyedir, aklın nuru fünun-ı medeniyedir ikisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. " Beyanında maddî ve mânevî dengenin akıl ve vicdanın beraberliği ile olacağına işaret eder.
Yine Risâle-i Nur'da; "Fen, sanat silahıyla cehalet fakra hücum ediniz." denilmektedir. Benzer şekilde; "meydanı medeniyette fen ve sanat balonuna, şimendiferine binerek istikbali istikbal...." etmemize işaret eder .
Risâle-i Nur bilime ve bilimin ilgi alanına giren her şeye yaratıcısı adına bakar, sanatı sanatkar adına mahlûku halk eden adına kabul eder.
İslâm dünyasının teknolojik kalkınmada ve ekonomik gelişmede geri kalmasının sebeplerinden biri de fen bilimlerine yeterince önem verilmemesidir. Bediüzzaman asrımızı, fen, sanat ve belâgat asrı olarak tanımlamaktadır. Risâle-i Nur'un günümüze bakan cihad anlayışı, "maddî kılıçlar" olarak ifade edilen savaş yerine mânevî kılıçlar olan ve "bilim" olarak tarif edebileceğimiz "berahin-i katıa"yı yani kesin delilleri esas almıştır.