Nefes Darlığı
Nefes darlığı ya da tıbbi adıyla dispne; solunumda hoşa gitmeyen ve kişiyi rahatsız eden bir farklılık, soluk alamama, veya göğüste sıkışma hissi olarak tanımlanabilir. Normal yani sağlıklı bir insan dakikada 14-18 kez nefes alıp verir. Bu solunum faaliyeti sırasında solunum kaslarının tükettiği enerji miktarı tüm vücudun tükettiği enerji miktarının %5’i kadardır, bu nedenle normal istirahat halinde yapılan sakin solunum bilinçaltıdır ve birey tarafından farkedilmeden yapılır. Ancak;
+ Sağlıklı bireylerde egzersizde olduğu gibi metabolik hızın arttığı,
+ Solunum ya da dolaşım faaliyetinin organizmanın gereksinimini karşılayamayacak kadar bozuk olduğu,
durumlarda insan artık nefes alıp verdiğinin farkına varmaya ve bu durumdan rahatsız olmaya başlar. Yani nefes darlığı hasta tarafından algılanan sübjektif bir bulgudur ve bu nedenle nefes darlığının şiddeti hastadan hastaya değişir. Bazı hastalarda ileri derecede solunum yetersizliği olmasına rağmen hasta nefes darlığı olmadığını ya da çok hafif nefes darlığı hissettiğini söylerken bazen hafif kronik bronşiti olan hastalar yapılan ölçümlerde solunum kapasitesinde çok ciddi bir bozulma olmamasına rağmen şiddetli nefes darlığı şikayeti ile hekime başvurabilir. Bu özelliği nedeniyle nefes darlığı ağrıya benzer, yani bireysel farklılıklar gösterir.
Nefes darlığı birçok hastalıkta görülebilmekle beraber en sık akciğer ve kalp hastalıklarında ortaya çıkmaktadır.
Akciğer ve kalp hastalıklarında nefes darlığı aniden ve şiddetli bir biçimde ortaya çıkabildiği gibi; birçok hastada başlangıçta efor dispnesi şeklinde başlayan bu belirti, hastalığın zamanında teşhis edilmemesi ve giderek kronikleşmesi sonucu şiddetini arttırarak geri dönüşümsüz hale gelebilir. Örneğin kalp enfarktüsü, akciğer embolisi, zatürre, astım, akciğerin sönmesi (pnömotoraks) gibi hastalıklarda daha önce hiçbir yakınması olmayan hastada, acile başvurmayı gerektiren ani ve şiddetli nefes darlığı atakları olabilir.