Cenab-ı Hakk ın Cennet Sohbetleri
Mü'minler cennete girince, herkes hiç şaşırmadan kendi makamını, kendi kürsüsünü bulur ve doğruca oraya gider. Cenabı Hak cennette herkese mutlaka bir kürsü vermiştir, her mü'min hangi kapıdan gireceğini, hangi yoldan gideceğini, hangi kürsüye oturacağını hiç şaşırmadan bilir.
Cenabı Hak bütün hûri ve ğılmanlara emir verip hitâb eder:
Mü'min kullarımı burada sururlandırın! buyurur.
Bütün Peygamberler makamlarında bulunan, evvela Davud (a.s.)'a Zebur'dan bir parça okuması emrolunur, o da güzel sesiyle okur, sonra her Peygamber kendi kitabından okur, en sonra da Hz. Peygamber efendimize gelince, o da Kur'an-ı Kerimden sure-i En'am'ı okur.
Cennet ehli bunun tekrar tekrar okunmasını isterler, hergün okumağa devam olunur. Bu sure Mekke'de ve bir günde nazil olmuştur.
Cenabı Hak Mü'minlere hitab eder: Ya ibadî, Ey kullarım! Men ene? ben kimim? biliyor musunuz? Mü'minler hepsi birden: Entellah, Sen Allah'sın derler, Cenabı Hak buyurur ki: Benim bir adım da Selam'dır, burada selamlaşın, siz de selamlaşın: "Selam size! iyilik ve emniyet içinde girin oraya, orada ebedi kalın." (Zümer Suresi, 74)
"Selam size, selamet ve emniyettesiniz, dünyada sabrettiğiniz günlere karşılık, işte ne saadetli bir duraktır burası." (Ra'd Ayet 24)
Cenabı Hak yine hitab eder: Benim bir adım da Mü'mindir, emnüeman veririm, sizde mü'minsiniz ve emnü emandasınız, emniyet ve selametdesiniz, bundan sonra Cenâbı Hak cemâliyle tecelli buyurur ve mü'minler tam üçyüz sene Allah'ın cemâline bakarlar da gözleri kamaşmaz, kırpıştırmaz ve bakmağa doymazlar. Cenabı Hak yine buyurur ki:"Ey kullarım, ben sizden ra'zıyım, siz de benden razı mısınız?" Mü'minler derler: Ya Rabbi! Bundan daha büyük nimet olur ki, senden razı olmayalım.. daha ne isteyebiliriz senden? Sana Hamd olsun diye sevinirler... Cenabı Hak da onlara "haydi öyleyse makamlarınıza gidin zevcelerinizle görüşün" der. Bunun üzerine mü'minler koşarak makamlarına varırlar ve zevcelerini görürler, fakat bambaşka bir halde bulurlar ki onlar da nûra garkolmuşlardır, hem birbirlerine koşuşurlar, hem de şöyle konuşurlar:
-Sen ne kadar nurlanmışsın, deni hiç bu kadar güzel görmemiştim.
-Ben de seni hiç görmediğim bir halde nurlanmış ve güzelleşmiş gördüm, derler. Allah, Teala Ra'd suresi 29. ayette buyurur ki:
"Allah'a iman ve ameli salih işlemiş mü'minlere ne saâdet, müjdeler olsun onlara, en güzel makamlar onlar içindir. Varılacak ne güzel yerlerdir."
Cum'a günü olunca, Firdevs cennetinde bir vadi, oraya Mezid vadisi denir, oranın her yeri nur minberlerle doludur, Peygamberler o minberlere çıkarlar, Sıddıklar, Şehidler ve Salihler de zümrüt ve zebercedle süslü altın kürsülere çıkarlar, bütün cennet ehli de minberlerin etrafında toplanır ve hepsi birden Allah'a hamd ederler, Allah mü'minlere "Size bugün başka bir ihsanım daha var" diyerek, Cemâliyle tecelli eder.
Bu Cemâl tecellisine her hafta nail olanlar vardır ki bunlar çocukluklarından ömürlerinin sonuna kadar Allah'a iman, taat ve zikir ile yaşayanlardır.
Cemâlullâhı ayda bir defa görmek şerefiyle ikram olunanlar vardır ki bunlar da Allah'ın taat ve zikrine gençliklerinden bir kısmını isyanda geçirdikten sonra daha gençlik elden gitmeden dönüp de ömrünün sonuna kadar iman ve zikirle yaşayanlardır.
Cemalullahı seyretmeğe yılda bir kere mazhar olanlar vardır ki, onlar da ihtiyarlıklarında kulluğa başlamış ilk tecellide olmak üzere bir defa görenlerde vardır ki, bunlar ömürlerini isyanla geçirip sonradan tevbe istiğfar etmiş ve affolunmuş ve tövbeleriyle ahirete göçmüş olanlardır.
İşte böylece Cenabı Hak cennetde herkese müsavî görünmüyor, herkesin haline, taat ve zikrine, iman ve ameline göre kimine hafta da bir, kimine ayda bir, kimine de ömründe bir görünürki, dünyada bir an evvel iman etmenin, taat ve zikre koşmanın lüzumu anlaşılmaktadır.
Allah'ı görmeyenler de olacaktır ki, bunlar Mutezile taifesidir. Çünki bunlar; En'am suresi ayet 103 e dayanarak Allah'ın hiçbir yerde ve hiçbir zamanda gözle görülmeyeceğine inanırlar, onun için onlar hiç göremeyerek cezalanacaklardır.
Halbuki Kıyame Suresi 23. ayeti Kerimesiyle Cennet'de.
Konu Araştırmacı : A.DUMAN